“Yetmez ama evet” öz eleştirisi
Ben bir “Yetmez, ama evet”çiyim
Özeleştiri yapmam, günah çıkarmam, “Hata etmişim, pişmanım” demem isteniyor.
Buyrun özeleştirimi, biraz kapsamlı olacak, affola.
************
İlk kez oy kullanma hakkına sahip olduğum 1965’ten 1980’e kadar hep TİP’e oy verdim. Zaten 1965-69 arasında aktif bir TİP üyesiydim. Her şey mükemmel miydi, Türkiye’nin bu ilk kitlesel sol partisinde? Tabii ki değildi. Olmaması gereken çocukluk hastalıklarını görmüyor muydum? Görüyordum, ama yine de “Yetmez ama evet” diyordum ve partim TİP’e oy veriyordum.
1980’den 1992’ye kadar gönüllü sürgündeydim, Evren paşa beni vatandaşlıktan atmıştı üstelik.
1992 sonrasından bugüne kadar hep HEP, DEP, HADEP, DTP… HDP çizgisindeki partilere -ya da bağımsız adaylarına- oy verdim. Şu anda HDP yöneticilerinin çoğu birlikte demokrasi mücadelesine katıldığımız dostlar. Bu hareketin içindeki hataları, zaman zaman sekterlikleri görmüyor muyum? Görüyorum tabii ama gönlüm de oyum da hep onlarla birlikte oldu, şu an da öyle.
Tek istisna, son yerel seçimlerde -HDP aday göstermediği için- İmamoğlu’na oy verdim. Yani yine “Yetmez ama evet” demiş oldum, kötü mü yaptım?
Fakat günah çıkarmam istenen, bunlardan hiçbiri değil. Askeri vesayetin kaldırılmasını amaçlayan referandum.
1960, 1971, 1980… yetmedi 1997 Post-Modern darbesi, yetmedi 27 Nisan 2007 ültimatomu. “Cumhurbaşkanlığı seçimi istendiği gibi sonuçlanmazsa TSK ne yapacağını bilirmiş!..”
Bütün bunlar olmadı mı? Askeri vesayet diye bir şey yok muydu? O gün demokrasinin önündeki en büyük tehdit bu değil miydi?
Sanatçı dostlarım, mesela Levent Kırca, mesela Bedri Baykam, diyordu ki “Takkiye yapıyorlar, gücü ellerine geçirirlerse hepimizi yok ederler”.
Yanıtım gayet basitti. “Şu anda demokrasiye tehdit askerden geliyor ve onu hemen engellemek zorundayız. Onlara direnen seçilmiş yönetim, bu tehdidi atlattığında aynı şeyi yaparsa, o zaman onlarla da mücadele ederiz”.
Etmedik mi, etmiyor muyuz?
Ama o gün, karşımızda üçüncü bir seçenek yoktu. (Boykot, hiç oy vermemek seçenek miydi?) Birbiri ile ilgisiz birçok konu için bir tek “Evet ya da Hayır” denmesinin saçmalığını vurgulayarak “Yetmez ama evet” dedim, dedik.
Şimdi bu soruyu yönelten herkese ben soruyorum:
Bütün bu saydığım örneklerde, siz başka bir şey mi yaptınız? Örneğin, siz sevgili “Solcu” kardeşlerim, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde İmamoğlu sizce YETER miydi ki oy verdiniz? Aynı soruyu HDP seçmenine de sorabilirim.
Hayat karşımıza çoğu kez iki seçenekten fazlasını çıkarmaz.
Hepimiz “Yetmez ama…” demek zorunda kalırız.
Sonuç: Herkes bir ölçüde “Yetmez ama evet”çi.
Birbirimizi yıpratmayı bırakalım, birlikte yapacağımız, yapmamız zorunlu çok iş var.
Sevgi ve saygıyla,
Şanar Yurdatapan, 12.10.2021
Not: Abdurrahman Dilipak’la birlikte 10 yılı aşkın bir süre yürüttüğümüz ortak çalışmalar hakkında da bir “Öz eleştirim” olacak, ayrıca yazacağım.