Mağdurdan izin almak?
İbret-i alem için yapılan hukuksuzluklar mağdurun “Özel alanı” mı?
Osman Kavala’nın 26 Kasım2021’deki duruşması öncesinde, özellikle hukukçuların bir çağrıda bulunmaları için Rıza Türmen’den de yardım alarak çalışmayı planlamıştık.
Türmen barolardan bir ses çıkmasını bekliyordu ama olmadı.
Bunun üzerine Ayşe (Buğra) ile görüşmüş. Ayşe hanım bunu kesinlikle istemediklerini, duruşma öncesinde ters tepeceğini söylemiş.
“Bu durumda yapacağımız bir şey yok” diye yazmıştı, bu işin üstlenen çok sevdiğimiz ve saydığımız bir arkadaşımız.
Nasıl yok, yapılacak şey tabii ki var, ilk iş de bazı yanlışlardan artık kurtulmak.
Ayşe hanım böyle bir hareketin ters tepeceğini düşünebilir, istemeyebilir.
Ama temel insan hakları ve demokratik haklar gibi konularda harekete geçmek için mağdurdan izin isteme zorunluluğumuz, hatta böyle bir hakkımız var mı?
Sevgili Osman’ın, Selahhatin’in, Figen hanımın, HDP’li vekillerin, Belediye Başkanlarının uyduruk gerekçeler ve baştan aşağı hukuksuz, üstelik kanunsuz yargı oyunlarıyla hapiste olmaları kendilerinin “Özel sorunu” mu?
Tayyip beyin diploması ne kadar “özel yaşamın gizliliği”ne girerse, Ziraat Bankası’nın Demirören’e açtığı ve geri de alamadığı kredi ne kadar “Ticari sır” ise; bütün toplumun gözü önünde işlenen hukuk cinayetleri de o kadar “Mağdurun özel hayatı” sayılabilir.
Ayşe hanımın endişe duyduğu “Ters tepebilir” görüşü de apayrı bir yanlışımız.
Devlet tabii ki demokratik tepkilere karşı horozlanma alışkanlığında ama tepkiler ne kadar çok ve güçlü ise o kadar “Doğru teper”.
Hadi benim 26 yıllık -hatta çok daha öncesine, 1980’lere kadar uzanan- deneyimlerimi boşverin, daha yeni 10 Büyükelçi -hem de tam bu konuda- tepki gösterince sonuç ne oldu?
Şanar Yurdatapan
13 Kasım 2021