ARKADAŞ TİYATROSU

by Sanar
  1. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

Adım Şanar Yurdatapan, müzisyenim. Doğum tarihim 1941, şu anda 83 yaşındayım. 1980-1992 yılları arasında, eski eşim Melike Demirağ (Oyuncu, şarkıcı) ile birlikte, bir çeşit gönüllü sürgün olarak Almanya’da yaşadık. (Önce 4 yıl Wesseling, sonra 8 yıl Swittal Heimerzheim’da) 1981 yılında Evren cuntası tarafından yurttaşlıktan atıldık. Sürgün yıllarımız boyunca, Berlin’den Londra’ya, Moskova’dan Sidney’e kadar konserlerle dolaşmadığımız ülke kalmadı. Türkiye’de 1991 seçimleri sonrasında değişen ortamda Alman yurttaşı olarak ülkemize dönebildik. 1993’te kesin dönüş yaptık. 1995’te Yaşar Kemal’in DGM’de yargılanması sırasında önayak olduğum bir imza kampanyası ile başlayan ‘Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim’in ilk 10 yılında, 80 bin kadar kişi, 300 kadar düşünce suçlusu(!?)nun suç sayılan yazılarını/sözlerini yeniden yayınlayarak onlara destek oldu, zorla kendilerini yargılattı. Ayrıntıları www.dusun-think.net sitesinden izleyebilirsiniz. Ayrıca şarkılarıma ve müzik yaşamıma ait ayrıntılı bilgileri de www.mirasım.com adresinde bulabilirsiniz.
 

  1. Arkadaş tiyatrosunu kurmaya nasıl karar verdiniz? Sizi böyle bir oluşumu kurmaya iten duygu ve düşünceler nelerdi?

Ben Arkadaş Tiyatrosunun kurucularından değilim. Kurucusu Necati Şahin, Almanya’da her konuda bana yardımcı olan en yakın arkadaşımdı. Ben de onun her yaptığı işte yanında olmaya gayret ettim. Arkadaş Tiyatrosunun başlangıcından itibaren hep yanında ve içinde oldum.
 

  1. Kurma ve yer alma aşamasında zorluklar yaşadınız mi?

Ben Arkadaş Tiyatrosunun kurucularından değilim. Kurucusu Necati Şahin, Almanya’da her konuda bana yardımcı olan en yakın arkadaşımdı. Ben de onun her yaptığı işte yanında olmaya gayret ettim. Arkadaş Tiyatrosunun başlangıcından itibaren hep yanında ve içinde oldum.
 

  1. Kurulduktan sonra Arkadaş tiyatrosunun tanıtımını nasıl yaptınız? O dönemde internet ve sosyal medya yoktu.

Evet, yoktu ama gerek Necati (Köln Türkiyeli Öğretmenler Derneği Başkanı idi) gerekse benim Almanya’nın dört köşesinde bir iletişim ağımız vardı. Sadece Almanya değil, Hollanda, Belçika, Fransa, İngiltere, Danimarka, İsveç, Norveç, İsviçre, Avusturya’da da.
 

  1. Neden tiyatro sizin için önemli?

Sanatın her dalı çok önemli, çünkü yaşanan sorunların geniş kitlelerce algılanıp tartışılması ve toplumsal çözümler üretilmesinde rolü çok büyük. Tiyatronun sanat dalları içinde ayrı bir yeri var, çünkü -bugünkü anlatımıyla– İNTERAKTİF bir sanat dalı. Resimde, mimaride, hatta müzikte bile, sanatı üretenle tüketen ayrı yerlerde ve zamanlarda. Oysa tiyatroda yanyana, içiçe. Bu içiçe oluş, tiyatronun kendini sıcağı sıcağına denetlemesi, yargılaması ve geliştirmesi olanağını veriyor.
 

  1. Hangi zamanlarda hangi oyunları çalıştınız?

Hatırlamıyorum. Benden müzik istenmişse hemen yapmışımdır.
 

  1. İlk çıkardığınız oyunlarda seyirci ilgisi nasıldı?

Bu soruyu yanıtlayamam. Ama hatırladığım, her oyun büyük bir ilgi gördü.
 

  1. Başka kurumlarla işbirliği kurdunuz mu?

Bu soruyu yanıtlayamam. Ama yukarıda da anlattığım gibi, geniş bir ilişki ağı zaten vardı, bu ağın desteğini tahmin edebilirim.
 

  1. Nerelerde sahne aldınız?

Hiçbir yerde. Bir katkım olmuşsa hep sahne arkasında olmuştur.
 

  1. Alman kurumları, kamuoyu yada medyası destek oldu mu?

Sanırım, kuruluşundan itibaren Alman kültür kurumlarının yoğun desteği oldu.
 

  1. Erdoğan Egemenoğlu ve onunla birlikte hakka yürüyen, (Figen Canatalay, Bülent Tezcanlı, Engin Akcelik, Emire Erhan Neubauer, Mustafa Fidan, Faysal Ilhan, Firat Canatalay, Özgen Ergin, Nurhan Karadağ, gibi önemli tiyatro oyuncularının ve yönetmenlerinin katkılarından bahsedebilir misiniz?

Bu soruyu da yanıtlayamam. Ama genel olarak, halen yaşayan ya da kaybettiğimiz tüm arkadaşların bu tiyatronun varlığına büyük katkıları olduğuna kuşkum yok.
 

  1. O döneme dair güzel bir ani yada deneyiminizi paylaşabilir misiniz?

Tabii. Kıbrıs Cumhuriyetinde KKTC ile düşmanlık politikasına son vermek isteyen başkan Vassilliou döneminde CBC Kıbrıs radyosunda değerli sürgün arkadaşlarımız görev almıştı. Çok güzel yayınlar yapıyorlardı ama radyo tiyatrosu yapabilme olanakları yoktu. İşte bu boşluğu, başta sevgili yönetmen Meray Ülgen olmak üzere Arkadaş Tiyatrosu kadrolarıyla birlikte doldurduk. İlk olarak Aziz Nesin’in “Yaşar Ne Yaşar, Ne Yaşamaz”ını dizi halinde kaydedip yolladık. Torosların güneyinde Türkiye’den de izlenebilen bu dizi o kadar sevildi ki, güney ve kuzeydeki meslek kuruluşlarının yan yana geleceği bir “dostluk haftası düzenlendi, Aziz Nesin davet edildi ve katıldı. Kuzey gazeteleri “Şehitlere Rahmet, Nesin’e Lanet” diye başlıklar attılar. Denktaş önce 3-5 kişiye Güney’deki haftaya katılma izni verdiyse de büyük baskılar sonucu geri adım attı. Her gün 100 kişi Kuzeyden Güneye geçti, sonra 100 kişi de Güney’den Kuzey’e, Aziz Nesin dahil. İşte Arkadaş Tiyatrosu sayesinde yapılan bir büyük olay.
 

  1. Arkadaş tiyatrosu hayatınızda nasıl bir iz bıraktı?

Çok güzel bir anı. İnsanların amaçladıkları bir hedef için koşulları nasıl şekillendirebildiğinin somut bir örneği.
 

  1. Arkadaş tiyatrosu sizce neden devam etmeli?

İşte tam da bu nedenle. Başlatılan güzel örnekleri yaşatmayı da başarabilmeliyiz ki herkese örnek olabilelim; bu vr gibi başarılı örnekler çoğalsın, yaşasın, yaşatılsın.
 

  1. Arkadaş tiyatrosunu diğer tiyatro guruplarından ayıran neydi?

Bilemiyorum. Bildiğim kadarıyla, bir Berlin’de Schaubühne çatısı altında bir ekip vardı. Bir ara Ayla Algan da çalışmalarına katılmıştı. Ama ayrıntılı bilgim olmadığı için kıyaslayamam.
 

  1. Tiyatroya ilgi duyan genç insanlara neler söylemek istersiniz?

Arkadaş Tiyatrosu olayını örnek almalarını.